NASA Keşfiydi! Ölümsüz bakteri güzellik için kullanılmaya başladı
3 mins read

NASA Keşfiydi! Ölümsüz bakteri güzellik için kullanılmaya başladı

Yıllar önce Mars’a gönderilecek bir uzay aracını sterilize eden Kasthuri Venkateswaran adlı bir bilim insanı görevlendirilmişti. Olağanüstü bir keşif yapıldı: Bacillus pumilus. Bu bakteri, UV ışığı ve peroksit gibi güçlü dezenfektanlara bile dayanıklılık gösteriyor.

KOZMİK RADYASYONA KARŞI GÖSTERDİĞİ DİRENÇTEN YOLA ÇIKILDI

Bu ilginç keşif, bakterinin Uluslararası Uzay İstasyonu’na gönderilmesine ve 400 kilometre yükseklikte uzay boşluğuna maruz bırakılmasına yol açıyor. 18 ay sonra geri getirilen örneklerde, birçok bakteri türünün kozmik radyasyona karşı direnç gösterdiği ve hayatta kaldığı görülüyor.

Ancak bu keşif bir süre sonra rafa kaldırılıyor ve bakteri dondurucuya kaldırılıyor. 25 yıl sonra ise beklenmedik bir dönüş yaşanıyor. Massachusetts’ten bir şirket, bakterinin UV direncinden yararlanarak güneş kremi için yeni bir bileşen geliştiriyor.

Bu hikayenin diğer kahramanı ise Kyle Landry. Landry, gıda biliminde kariyer yaparken ekstremofiller üzerinde uzmanlaşıyor ve hatta yeni bir mantar türü keşfediyor. Yüksek sıcaklıklarda yaşayan mantarlardan, gıdalara lezzet katan enzimler elde ediyor.

Landry’nin çalışmaları, Harvard Tıp Okulu’ndan genetikçi David Sinclair’in dikkatini çekiyor. Sinclair, yaşlanma ve bu süreci nasıl yavaşlatabileceğimizi inceliyor ve ekstremofillerin uzun ömürlü olmalarının sırrını araştırıyor.

Landry, Sinclair’in laboratuvarında doktora sonrası araştırmacı olarak çalışmaya başlıyor ve Liberty Biosecurity adlı bir biyosavunma şirketinde görev alıyor. Bu şirket, antraks ve Kara Veba gibi hastalıkları etkisiz hale getiren biyolojik silahlar geliştirmeye çalışıyor.

Bilim insanları, ekstremofillerin organik maddeleri parçalama konusunda da oldukça başarılı olduğunu keşfediyor. Bu bakteriler, yüksek sıcaklıklarda, düşük besin ve nem ortamında bile hayatta kalabiliyor.

Venkateswaran ise çalışmalarına devam ediyor ve uzay araştırmaları sırasında toplanan “ölü böcek bedenleri”nden örnekler alıyor. Bu örnekler, Mars’ta bulunan mikroorganizmaların uzaylı mı yoksa Dünya’dan gelen göçmenler mi olduğunu anlamak için kullanılıyor.

NASA’nın tüm çabalarına rağmen, uzay araçlarını tamamen sterilize etmek imkansız. Bu durum, NASA’nın eski baş bilim insanı John Grunsfeld tarafından da dile getiriliyor. Grunsfeld, Mars’a gitmenin önündeki en büyük engelin roketler değil, uzay yolculuğu sırasında maruz kalınan radyasyon olduğunu vurguluyor.

Bu hikaye, bilimsel araştırmaların beklenmedik bağlantılara ve dönüşlere yol açabileceğini gösteriyor. Uzaydan gelen bir bakteri, cilt bakımında devrim yaratabilirken, ekstremofillerin hayatta kalma becerileri, biyosavunma ve gıda biliminde yeni ufuklar açabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir